Türkiye'nin Dönüm Noktası: 12 Eylül 1980 Darbesi


Abone Ol

Büyük-Küçük

+ -

Türkiye'nin Dönüm Noktası: 12 Eylül 1980 Darbesi

Giriş

12 Eylül 1980 darbesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi ve toplumsal tarihinin en önemli olaylarından biri olarak kabul edilir. Ülkenin demokrasi tarihi açısından kara bir leke olarak nitelendirilen bu askeri müdahale, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından gerçekleştirildi ve ülkenin yönetimini yaklaşık üç yıl boyunca askeri cuntaya devretti. Bu makalede, darbenin sebepleri, gerçekleşme süreci ve Türkiye üzerindeki uzun vadeli etkileri ele alınacaktır.


Darbe Öncesi Türkiye: Siyasi ve Sosyal Çalkantılar

12 Eylül 1980 darbesine giden süreçte, Türkiye ciddi siyasi ve toplumsal çalkantılar yaşamaktaydı. 1970'lerin sonlarına doğru ülke, derin ekonomik krizler ve kutuplaşmış siyasi yapılarla karşı karşıyaydı. O dönemde özellikle sağ-sol ideolojik çatışmaları, artan öğrenci hareketleri, grevler ve köyden kente göçün yarattığı sosyal sorunlar ülkeyi istikrarsızlaştırmıştı.

Siyasal arenada ise koalisyon hükümetleri arasında yaşanan anlaşmazlıklar, parlamentonun kilitlenmesine ve hükümetlerin etkisiz hale gelmesine neden olmuştu. Aynı zamanda, sokaklarda süregelen şiddet olayları ve terör eylemleri toplumu korku ve kaos içerisine sürüklüyordu. 1979 yılına gelindiğinde, Türkiye’de günlük ortalama 20 kişinin siyasi şiddet olaylarında öldüğü rapor ediliyordu.


12 Eylül Darbesi’nin Gerçekleşme Süreci

12 Eylül 1980 sabahı, Türk Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Kenan Evren liderliğinde ordu, ülkenin yönetimine el koydu. Darbe, gece yarısı planlı ve koordineli bir operasyonla gerçekleştirildi. Parlamento, siyasi partiler kapatıldı; Başbakan Süleyman Demirel ve diğer hükümet yetkilileri tutuklandı. Türkiye Büyük Millet Meclisi feshedildi ve anayasa askıya alındı.

Kenan Evren başkanlığındaki Milli Güvenlik Konseyi (MGK), darbeden sonra Türkiye’yi yöneten en üst otorite oldu. MGK, ülkede sıkıyönetim ilan ederek temel hak ve özgürlükleri kısıtladı, siyasi partilerin faaliyetlerini durdurdu ve basına sıkı bir sansür uyguladı.


Darbenin Sebepleri: Zorunlu mu, Kaçınılmaz mı?

Darbe, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından "ülkenin iç savaşın eşiğine geldiği" gerekçesiyle yapılmıştı. Ordunun üst düzey yetkilileri, siyasi yapıdaki tıkanıklıkların ülkeyi yönetilemez hale getirdiğini ve anarşinin sona erdirilmesi için askeri bir müdahalenin kaçınılmaz olduğunu savundu. Kenan Evren’in, darbeden hemen sonra yaptığı açıklamada, ordunun "devleti koruma ve kollama görevi"nin gereğini yerine getirdiği vurgulandı.

Ancak darbenin eleştirmenleri, müdahalenin halkın iradesine yapılan bir darbe olduğunu ve demokrasinin askıya alındığını savunuyor. Ayrıca, ordu içindeki bazı kesimlerin, Türkiye’de daha otoriter ve milliyetçi bir yönetim arzuladığına dair yorumlar da bulunmaktadır.


Darbe Sonrası: Yeni Bir Anayasa ve Yeni Bir Türkiye

Darbeden sonra Türkiye'de büyük çaplı bir temizlik hareketi başladı. Binlerce kişi tutuklandı, birçok kişi işkence gördü ve yüzlerce kişi idamla yargılandı. Üniversitelerde, kamu kurumlarında ve özel sektörde geniş çaplı tasfiyeler yapıldı. Siyasi partiler kapatıldı ve birçok siyasetçi uzun süreli hapis cezalarına çarptırıldı.

1982 yılında, darbe yönetiminin hazırladığı ve halkoyuna sunduğu yeni anayasa kabul edildi. Bu anayasa, özellikle devletin güvenlik ve disiplin odaklı yapısını güçlendiren maddeler içermekteydi. Anayasa, uzun yıllar boyunca Türkiye'de bireysel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasının ve demokratik yapının zayıflatılmasının temel dayanağı olarak eleştirildi.


Darbenin Türkiye Üzerindeki Uzun Vadeli Etkileri

12 Eylül Darbesi, Türkiye’nin siyasi, toplumsal ve hukuki yapısında kalıcı izler bıraktı. Darbe sonrası kurulan baskıcı düzen, ülkedeki siyasi kutuplaşmayı daha da derinleştirdi. Yeni anayasa ve askeri yönetim, siyasetin üzerindeki asker gölgesini güçlendirdi ve bu gölge 2000’lere kadar etkisini sürdürdü.

Ayrıca, darbenin ardından uygulanan neoliberal politikalar, Türkiye'nin ekonomik yapısını da dönüştürdü. Özellikle serbest piyasa ekonomisine geçişin hızlandığı bu dönemde, yabancı sermaye girişleri arttı ve özelleştirmeler başladı. Ancak bu süreç, gelir dağılımında ciddi eşitsizliklerin ortaya çıkmasına ve sosyal adaletsizliğin derinleşmesine yol açtı.


Sonuç

12 Eylül 1980 Darbesi, Türkiye’nin siyasi tarihine derin bir iz bıraktı. Demokrasiye yapılan bu müdahale, sadece o dönemin değil, sonraki yılların da siyasi ve toplumsal dinamiklerini şekillendirdi. Her ne kadar darbenin savunucuları bu müdahaleyi "ülkenin kurtuluşu" olarak görse de, eleştirmenler darbenin Türkiye’nin demokratik gelişimini engellediği ve toplumun özgürlük arayışını baskıladığı konusunda hemfikir.